MercanDede İle Hayata Dair

MercanDede, Arkın Allen veya diğer bilmediğimiz isimlerle hayata farklı pencereler açmış olan ve keşfe devam eden bir gezgin o. Bizler onu daha çok MercanDede kimliği ile tanıyoruz. O ise içindeki hararet yüzünden konduğu yerde duramıyor, her dokunduğu yerde “güzelliğe dair” yepyeni izler kazıyıp havalanıyor. Sanatçı, gerçeği değil güzeli arar daima. Ama güzeli elde etmenin mümkün olmadığının farkındadır arayan kişi. Nedir peki ona sürekli çırpınma gücü veren? Aşk mı? Dert mi? Bunu biz hakkıyla bilemeyiz. Peşine düşmeden söyleyemeyiz..

Sayın MercanDede’nin, yüz binlerce yüreğe ilham olan yolculuğu sırasında bizim seslenmemizi duyup, dinleyip ve hatta hassasiyet göstererek bizlerle beraber içten bir sohbete vakit ayırdığı için onurluyuz. Mutluyuz. Şimdi www.HayataDahiliz.Biz adına Sayın MercanDede’yle yaptığım keyif verici ve doyurucu söyleşimize geçiyorum.

HDB :  Kısaca Hayatınızı Anlatır Mısınız?

Hamdım. Yandım. Hamlığa ve yanmaya devam ediyorum. Çok şükür.

HDB :  Hayata Ne Verdiniz?

Hayat kavramının tanımını yapmadığımız ve çoğu zaman hayatin içindeki her şey gibi, her birimizin farklı, kendine has tanımları olmasına rağmen sanki tek bir tanım üzerinden konuştuğumuzu sandığımız için (ve bu yüzden de çoğu zaman en yakin olduğumuz insanlarla iletişim kopuklukları yaşadığımız halde) bu soruya cevap verebilmek zor. Karşılıklı sohbet edebiliyor olsaydık, size;

“hayat” derken neyi kastediyorsunuz, hayat tanımınız nedir diye sormak, öğrenmek, bu bilginin ışığında cevap vermek isterdim. Kendi “hayat” kavramımdan hareket ederek cevap verirsem, “hayata” hizmetimi, hayatın sahibine kalbimi verdim, diyebilirim.

HDB :  Hayattan Ne İstersiniz?

Hayattan ve hayatın içindekilerden bir şeyler istemek yerine hayata, tüm içindekilerle birlikte “hayat”a benim neler verebileceğim üzerine yoğunlaşan bir insanım. Hayatin bizden herhangi bir isteği olsaydı, sanırım bu; ne kadar muazzam bir kavram olduğunu anlamamızı ve bu farkındalığın getirdiği sorumluluk, anlayış, saygı ve aşkla örülü bir harmoni içinde yaşamayı öğrenmemizi istemek olurdu.

HDB :  Hayatınıza Ait Sevmediğiniz şeyler Nedir? Değiştirmek İçin İmkânınız Var Mı, Denediniz Mi?

Yine “hayat” tanımlamamızın havada kalmasından dolayı biraz karmaşık bir halde cevap verebildiğimin farkındayım. Hayatıma ait sevmediğim bir şey yok; hayatımın dışında kalan ve bize hayat diye dayattırılan kavramları, bana ait gerçek hayatımın içine sokmamak, girmiş olanları ayıklayıp çıkartmak, hayatıma kendisinin hak ettiği ve kendisine yakışan anlam ve içeriği ile yasamak en önemli amaçlarımdan biridir. Ve bunun ölene kadar devam edecek bir çaba olduğunun farkındalığıyla her geçen gün kendimi, hayatımı ve aramızdaki ilişkiyi karınca adımı ile de olsa ileriye götürmeye çalışan, uzun ince bir yolda aksayarak giden bir karınca olarak görüyorum kendimi.

Sevmediğim şeyleri konuşmanın dahi vakit kaybı olduğuna inanıyorum, bunu dile getirecek zamanı, bunu değiştirmeye harcadığımızda, sitenizdeki diğer takipçilerin yakından takip ettikleri Bob Marley’in sözü ile; “everything gonna be alright” “her şeyin güzele doğru düzeleceğine” inanan biriyim.

HDB :  Kimler Veya Neler Hayatınıza Renk Verir?

Hayatın içindeki her şey ve herkes.

HDB :  Hayatınızdaki Vaz Geçilmezler Nelerdir?

Hayatı anlamak ve hayatın kendisi ile birlikte tekâmül etmek için gerekeni yapmak.

HDB :  Ömrünüzce En Mutlu Olduğunuz Anları Birer Cümle İle Tarif Eder Misiniz?

Tabii ki edemem.

HDB :  En Sevdiğiniz Eşyalarınız?

Sevdiğim hiçbir şeye eşya gözüyle bakmayan bir insanım, eşyadan kasıt eğer fiziki, kullandığımız şeylerse evimin içindeki her şey derim; birini ayırmak diğerlerine haksızlık etmek olur, hepsi bize hizmet ediyor, önem vermediğimiz bir cop torbasının dahi üzerimizde hakki var, onun sayesinde daha temiz bir ortamda yasıyoruz. Tüm bunların paralelinde, en sevdiğim eşyayı değil ama evimden sadece tek bir şey alıp bir daha dönmemek üzere çıkmam gerekse yanımda neyi almak isteyeceğimi sorsaydınız; ney’im diye cevap verirdim.

HDB :  Sizce Başarı Nedir? Başarılarınızın Kimlere Ve Nasıl Nasıl Etkisi Oldu?

(Sadece kendim için geçerli olan kavramlardan bahsediyorum, söylediklerim asla benim dışımdaki herhangi birini kapsamaz, benim kendim dışımdaki kimseden beklentilerime ait değildir). Benim için başarı; hizmetkarın (hizmet eden kişinin) yaptığı hizmeti doğru yerine getirmesi karşılığında o hizmeti ondan isteyen gücün, bir işaret, cömert bir karşılık olarak ona sunduğu hediyedir. Başarı hizmet edenin hizmetinin içeriği değil niteliği ile ilgilidir, ama hepsinden önemlisi hizmet eden kişinin yarattığı bir sonuç değildir, hizmet edene bu hizmeti layığı ile yapmak dışında başka bir şey düşmez, belki garip bir şekilde sırf bu hal bizim başarı diye adlandırdığımız sonucu yaratan bir sürecin ilk adımıdır. İnsanın kendisine ait başarı atfetmesi ,eğer böyle bir başarı varsa dahi bu başarının hasbelkader yarattığı pozitif enerjiyi, sonucu yok etmeye yeterlidir.

Hemen her zaman samimiyetle söylediğim üzere; ben yaptığı her şeyi ciddiyetle yapan ama kendisini fazla ciddiye almayan bir insanım, dışarıdan bakıldığında bana ait başarılar var görünüyorsa, bu hasbelkader inandığım yolda yürüme cesareti gösterdiğim için, çoğu zaman hak ettiğimden çok daha cömertçe bana verilmiş hediyelerden ibarettir, hediyeyi alana değil verene bakmakta fayda vardır. Tüm bunların dışında elbette geniş kitlelere hitap edebilmek, birbirinden değerli sanatçılarla aynı sahneyi paylaşabilmek, hala çözemediğim bir şekilde albümlerimizin dünya listelerinde birinci sıraya yükselmesi çok çok büyük bir mutluluk; ancak günün sonunda yolda yürürken, kaldırımda mendil satmaya çalışırken uyuyakalan çocuğun başını okşamak, sokakta kalmış birine gidip bir simit almaktan daha önemli değil yaptıklarımız.

“İrfan gönül almaktır seferin bitmeden”, eğer bunca zaman ola ki tek bir kişinin kısa bir süre için dahi gönlünü alıp, birkaç saniyeliğine de olsa kalbinde sevgiye ya da umuda ait bir duygu yaratabildiysek bu bizi mutlu eder, gerisi zaten dedikodudan ibarettir.

HDB :  Ek Olarak İletmek İstedikleriniz?

Muhabbetle kalın.

Nisan 2009

Yorum bırakın