Baktıkları Yerde Kuyular Açılır

Kimse bir gün sokak kedisi veya Afrika’daki aç çocuk olma ihtimalinden korkmaz. Ama herkesin derin bir korkusu vardır; Hastalanmak, sakatlanmak… Yani normaller öbeğinden ayrılmaktan korkar herkes! Günlük hayatta neredeyse her ayrıntı, bu öbeğin standartlarına göre inşa edilir, planlanır, gelişir ve hayal edilir. Hayvan hakları için, hayvanlar toplanıp yürüyüş yapamaz. Önlerde genellikle kokoşlar olmak üzere, halk içinden…Daha fazla

Kimi Kime Karşı Savunuyoruz?

(Kim kimler üzerinden NE kazanıyor?) Aslında bu yazıda engelliler için yapılan bağış kampanyalarının körüklediği yangınlardan bahsedecektim. İnsanların kolaya kaçıp bir sms atarak destek verdiği bu oluşumların bireysel ve toplumsal hayattaki derin çatlakları nasıl büyütüp, birer uçurum haline getirdiğini yazacaktım. “Düşünün…” diyecektim okuyanlara. “Hayal edin ki nehrin öte tarafındasınız. Kıvırcık kızıl saçlarınız var. Birilerinin, kıvırcık kızıl saçlılar adına nutuklar atıp,…Daha fazla

Jetonlu ve Kokulu Harikalar Kumpanyası

Birkaç engelliyi bir arada görünce neler hissedersiniz? Hayalinizdeki sakat, özürlü veya engelli imgesi neye benziyor? Televizyonlarda, gazetelerde, radyolarda, internette vesaire… Engellilerle ilgili başlayan her konuşmanın sonu nereye varıyor? Bütün o yoğun propagandalardan sonra, artık leb demeden leblebiyi anlayacak konuma mı getirdiler sizi? Evet, tabii ki uyuştu beyniniz, tabii ki bu konuda ustaca yönlendirildiniz! Ve onlar daha anlatmaya…Daha fazla

3 Aralık Dünya Sakatlanma Günü

3 Aralık Engelliler Günü’nün Tarihçesi : 1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etti. Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını…Daha fazla

Ötekiler Birbirine Benzer Hep

Çünkü onlar ötededir. Zihnimizin ta uzak köşelerinde, belli belirsiz yüzleri olan, bazen yüzleri bile olmayan bulanık bir kalabalıktır. Onlar; Onlardır işte, ne bizden ne sizdendirler. Bazen gerçekten de ötededirler. İstesek de aralarında olamayız. Çok uzaklarda yaşarlar, birbirine benzer hep onlar. Japonlardır hep çekik gözlü kısa boylu, veya Afrikalı zencilerdir kapkara tenli ve koca dudaklı. Dünyanın…Daha fazla

23 Nisan Bütün Çocukların Bayramıdır!

“Engelli Çocukların da 23 NİSAN’ı Yaşamaya Hakkı Olmalı, Onlar da Cumhuriyetin Çocukları” ifadesi ve benzer ifadeler baştan kaybedilmiş bir psikolojiyi yansıtıyor ve topluma zarar veren yanlış algıyı körüklüyor.Daha fazla

Yaratıcı Düşünebilen Kaldırım Mühendislerine İhtiyacımız Var!

Şehirlerimiz pazardan aldığımız Çin malı ayakkabılarımız bile yıpranmadan eskiyen kaldırımlarla dolu. Fakat  fedakar kişilerce yorulmadan, yılmadan bizlere hizmete devam edilmekte. Sıksık yenilenen kaldırımlar sayesinde, artık şehirlerimiz çoğu dünya ülkesince örnek gösterilir oldu. Geçen hafta görüşmelerde bulunan Avrupa Birliği yetkililerinin ifadesi şöyleydi : “Bu olağanüstü güzellikteki mimariniz ile batıya her konuda ilham veriyorsunuz. Artık bürokratik işlemleri…Daha fazla

“Noksanlığımızdan” Sızan Aydınlığı Görebiliyor muyuz?

Yüz milyonlarca yıl önce sularda başlamış hayat. Daima bir yolunu bulup, yok olmaya meydan okumuş. Besin aramak için, üremek ve canlılığı devam ettirmek için savaşlar vermiş.  Bu mücadelelerde daima fiziksel olarak güçlü olan kazanmış. Zayıf olanlar, yaralananlar ve hastalar ise sürüden geri kalmış, yeterince beslenememiş, bir eş bulup gelecek nesilde devam ettirememiş kendi ışıltılarını.Daha fazla

Kurbağa Prens

Sanki yavaş yavaş büyüyor pencerem.  Belki yaşlanıyorumdur. Sahi, yaşlıların manzarası daha mı dar yoksa daha mı geniş? Canımı yakan çok dert var, evet, var! Ama kim mutlu ki şu gezegende? Yüz binlerce hücrem ölüyor her saniye… Karışıklık ve kırışıklar artıyor her uçan düşünceyle beraber.Daha fazla

Unutmak Ne Güzel Kokuyor!

Kim Google’a yetişecek, alt edecek derken, Facebook çok ciddi bir devrim oldu bu alemde. Yüce bilge Google’da bilmediklerimizi arayıp buluyoruz ve anında boşaltıyoruz beynimizi bu -gereksiz- bilgiden. Çünkü düşünmeye hiç gerek yok, zaman da yok ve nasıl olsa o bilgi orada bir yerde duruyor, arar buluruz yine. Ne gerek var kafatasımızdaki şu pembe kütleyi yormaya…Daha fazla

Mutluluğumun İki Büyük Işığı

HAYATA BİRAZ ERKEN BAŞLAMIŞIM…  26 Ocak 1972 de Erzincan’da, 6.5 aylık prematüre bebek olarak erken doğmuşum. Civarlarda erken doğan ünitesi olan kuvöz bulunmadığı için, oksijen yetersizliğinden beyindeki hareket kontrol merkezi tam olarak gelişememiş. Böylece tıbbi adı SP serebral palsi (CP Cerebral Palsy) olan bir rahatsızlığa sahip olmuşum.Daha fazla

Tıkır Tıkır Atıyor Kalbim

Değişmeyen tek şey değişimdir der eski düşünürler.Yıl 2007. Bizler daha bir mevsim bile değişmeden dünyamızı değiştirebileceğimizi sanıyoruz. Umuyoruz. Veya  bir sabah uyanıp, her şeyin değiştiğini fark ederek dehşete kapılıyoruz.Değişimin bu kadar hızlı olması bizi nereye götürür, hangi duvara toslarız bilmiyorum.Ama, şimdi ben bir densizlik edip, çok eski bir atasözümüzü, en azından beş dakika için değiştirmek…Daha fazla

Ya Gördüklerimize İnandık veya..

Ya Gördüklerimize İnandık Ya İnandıklarımızı Gördük Hilenin sırrını arıyorsunuz, ama bulamazsınız. Çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz sırrı bilmek değil, kandırılmak istiyorsunuz. (Film : The Prestige – 2006) Hepimiz defalarca emin olduğumuz konularda hata yapmışızdır. Mutlaka hepimiz bir çok şeyi olduğundan farklı sanmış ve şanslıysak daha sonra gerçeği görebilmişizdir. Nedense ve neredeyse hepimiz benzerliklere değil farklılıklara yoğunlaşmayı…Daha fazla

Ektiğin Dikeni Gül Bahçesinde Arama

“Ektiğin dikeni gül bahçesinde arama” Mevlâna  Kimsenin, hiç kimseye düşüncesini, hayallerini, planlarını zoraki şekilde dayatmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin, sekiz milyon insan adına bir takım tanımlamalar yapmaya da hakkı yoktur. Hiç kimsenin, sekiz milyon insan için düşünüp, karar verip hatta eyleme geçilmesi gerektiğini söylemeye  hakkı yoktur. Bunu yapan kişi ve gruplarla, dilencilerin temelde pek farkı…Daha fazla

Osuruk Çiçekleri

Hiç bir şeyi yoktan var edemez insanoğlu. Dostluklarını bile… Çocukluk zamanlarımda gördüğüm o çiçeği hatırlıyorum da; Morumsu, kokusuz, kısa boylu ve tepesinde dut veya böğürtleni andıran etli bir çiçeği vardı galiba. Neden osuruk çiçeği derlerdi hiç bilmezdim. Kokmuyordu çünkü.Daha fazla

Gönlünce Karala Sayfaları

« Kalemin ucu dokunup İlk çizgi belirmeye başladığında Sayfa fark edilmenin tadını yaşar »  Yaşamak, yiyip içip çoğalmaktan öte, bu gezegende bir iz bırakma kaygısıydı. Okunabilen, başlarda anlaşılamasa da rahatsız etmeyecek izlerdi sonrakilere. Gayesi buydu insanın. Bu muydu gerçekten?Daha fazla

Yirmi Dokuzda Üç

Diyelim ki; Yirmi dokuz harften üçü kayboldu. Veya diyelim ki yirmi dokuz harften üçünü kullanamıyoruz. Veya kullanmak istemiyoruz. Ne olurdu o zaman…? “H” çıkmış olsa alfabeden, “herkes” i nasıl yazabilecektik?  “D” nin olmadığı satırlarda nasıl bahsedebilirdik “deniz”den, “dalgalar”dan… “B” harfini kaybettiğimizde, nasıl açacaktık konuları “Bir”den, “Birlik”ten veya “Ben”den başlayarak?Daha fazla

Yadigâr’a Tutunarak

“Unutma delikanlı, hatıralarından hızlı koşamazsın, yetişir ve geçerler seni.” Yavaşlar, yavaşlar, yavaşlarsın ve Ardından anılar tek tek dolar eve Bacakların ağır olur da demirden Hatıraların girer koluna birden Ah ihtiyarlık ah dersin inleyerek Bir mezar bulup girmem gerek… Otuz beş, kırk yıl sonrasıdır. 2050′ li yıllarda bir yaz gecesi. Üst katlarda bir apartman odasında kalmaktadır…Daha fazla

Tıktık! Orada mısın?

Tıktıktık… Farkında mısın? Kafatasının, kafatasının! Bir an olur ki, kafatasının içinde gezdirdiğin o pembe kütle, hamburgerin arasındaki etin itibarını bile kıskanır! Yoksa o saniyeyi geçtik mi? Geçtik mi? Tıktık.. Bilgisayarının artık bilgisağar olduğunun farkında mısın?Daha fazla

Koş Koş!

Bu dünya, bu çağ, bu zaman, bu hınca hınç meydanda “derdini” hakkıyla anlatmak çok zor ve gittikçe de zorlaşıyor. Bir şeyler, sisli, bulanık bir şeyler etrafımızı kuşatmış. Yüz binlerce yıllık bizi biz yapan o güzel ayrıntıları ele geçiriyor sinsice. Bir orman manzarası görüp, ağaçları bile fark etmeden “orman işte” deyip geçmek gibi bu. Oysa biz…Daha fazla