Jetonlu ve Kokulu Harikalar Kumpanyası

Birkaç engelliyi bir arada görünce neler hissedersiniz? Hayalinizdeki sakat, özürlü veya engelli imgesi neye benziyor?

elpara

Televizyonlarda, gazetelerde, radyolarda, internette vesaire… Engellilerle ilgili başlayan her konuşmanın sonu nereye varıyor? Bütün o yoğun propagandalardan sonra, artık leb demeden leblebiyi anlayacak konuma mı getirdiler sizi? Evet, tabii ki uyuştu beyniniz, tabii ki bu konuda ustaca yönlendirildiniz! Ve onlar daha anlatmaya bile başlamadan ellerinizi çoktan cebinize atmış oluyorsunuz.

Çünkü dünyanın daha güzel daha eşit olması gerek. Çünkü size işaret edilen bazı kişiler gerçekten yardıma muhtaç durumdalar. Çünkü doğru olan bu. Çünkü…

Peki düşündünüz mü hiç?! tekerlekli sandalye aldığınız o üçbeş kişinin evden çıkıp rahatça nereye gidebileceği sanılıyor? Veya kurulacağı vaad edilen engelli köyleri ne işe yarayacak? Yılda bir balonlar, şekerler ve kameralarla ziyaret mi edilecek? Bu ve daha nice olumsuzlukların arasına ister istemez dahil olmak nasıl bir histir? Verdiğiniz paralar nereye gidiyor diye düşündünüz mü hiç?!

Neden kolayına kaçıyoruz? Aslında ne yapmalıyız? Düşündünüz mü hiç?
Hep aynı şey yapılıyor, yapıldı ve maalesef hep yapılacak! Birileri hep bu insanlar adına para istiyor.. destek istiyor.. İstiyor, istiyor.. Birileri de bu -kutsal- göreve katılarak, kolayına kaçıp, iki tuşa basıp, iki kuruş verip, kabarmış vicdanını rahatlatıyor.
Çok basit iki soru sorsak ne dersiniz cevap olarak? : Hangimiz bir engelliye kızını veya oğlunu tereddüt etmeden verir? Hangimiz onların yaptığı herhangi bir işi değerlendirirken GERÇEKÇİ davranabiliriz? Sıkıca bir düşünün hele.
Açarsın televizyonu sen yine. Ünlü sanatçılar, oyuncular, iş adamları çıkar karşına. Benzer bahanelerle süslenmiş değişik kampanyalar duyarsın! Hadi eller cebe hemen! Korku ve endişen birazdan geçip gidecek. At jetonu ve salıver içinde biriken suçluluk hissini. Elbette bir yerlerde bu kokudan hoşlanan veya buna bağımlı kılınmış özürlüler de vardır. Onların gülen yüzleri ve kahkahaları da tadı tuzu olur bu sofranın. Nerede oldukları pek önemli değil. Nasıl olsa sen o duruma düşmedin, tanrıya şükret!
Ve yine Demokles’in kılıcı gibi tepemizde bir kez daha sallanır o bilindik tehdit : “Herkes birer engelli adayıdır!”
Hepimiz hipnotize olmuşcasına sürükleniriz bu tezgâhın ardısıra. Karşılaştığımızda kimimiz anlatamıyor ve sızlanıyor, kimimizse dinlemiyor, duymuyor ve hızlanıyoruz. “uzun ince bir yolda!”.

Yorum bırakın